Evlilik; ciddi ve ÖZEL bir müessese diye duyduk yıllar boyu. İmzalar atılmadan önce "iyi günde, kötü günde, hastalıkta, sağlıkta, eşiniz olarak kabul ediyor musunuz" sorularının peşpeşe sorulmasındaki gaye esasen o meşhur 2 sorudan geçmekte; "emin misin, son kararın mi?" Bunca sorudan sonra karşılıklı olarak verilen cevap coşkulu bir eveeet(!) ise o evliliğin Ömür boyu mutlu ve huzurlu geçmesi için gayret edilecek arkadaş!!
Oysa ki gözünü sevdiğimin zamanında imza karşılığı sahip olunan evliliklerde genel anlamda gözlenen durum; genç çiftlerin resmen hayatlarını birbirine zindan etme adına yaptıkları bir eylemdir.
Hâşâ! kimse mükemmel değil.. kusursuz insan yok ki kusursuz evlilik olabilsin. Hemmm tartışmalar evliliğin tuzu-biberi kii. Mühim olan fırtına sonrası arta kalanlar..
-Saygı asla yitirilmeyecek arkadaş!
- Güven, KARŞILIKLI hoşgörü..
-Hele kii GİZLİLİK (!) temel esas olmalı!!! Yeri gelecek sıkıntını içinde yaşayacaksın. Aile, arkadaş, akraba, eş, dost, sosyal paylaşım siteleri.. bize ne ki sizin sıkıntınızdan. Her zaman kötü anılar, problemler dile getirilir. Mutlu, huzurlu günler olağan ya da olması gereken durum olduğundan mi bilmem o günler hep özel kalır nedense. SözdeTarafsız bölgenin ise aklında kalan yalnızca şudur: "ya arkadaş bunlarda evlendiğinden beri hep kavga hep kavga, alıp veremedikleri ne acep" ! Diye bir güzel de dedikoduları yapılır oysa ki..
-Ha bir de şu var.. Başkasıyla kendini kıyaslamayacaksın arkadaş! Her insanın dış görünüşü nasıl farklıysa hayatı, görüşü, tavrı, tarzı, duyguları, duygusallıkları dahi farklıdır elbet..

Özetle şimdiki gençlik zat-ı muhterem Tarkanın da söylediği gibi; aşkı ateş, böcek, güneş, bulut sanmakta piirim!!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Boyut Kapısı Ruhsal Enerji Rehberi